Son bir kez pedala yüklendi küçük Mahir, tur bitmek üzereydi. Komşusu ve arkadaşı Umut'un henüz yeni aldığı bisiklete biniyordu. Umut paylaşımcı biriydi, bu yüzden arkadaşlarının hepsine, apartmanın çevresinde bir tur atma izni vermişti. Çoğu çocuk bunu yapmaz, yapsa bile karşılığında herkesten birer gofret isterdi.
Mahir apartmanın önünde toplanmış arkadaşlarının hemen yanında frene bastı. Keşke birkaç tur daha atabilseydi. Keşke kendine ait bir bisikleti olsa da, her gün saatlerce pedal çevirebilseydi.
Akşam ezanı okununca isteksiz adımlarla eve çıktı. Parmak ucunda yükselip, zorlukla yetiştiği zile bastı. Boynuna önlük asmış olan annesi açtı kapıyı. Nagihan Hanım oğlunu görür görmez feryat figan söylenmeye başladı. "Bu tişört ne böyle?" Eliyle Mahir'in ensesini ve tişörtünü kontrol etti. "Şuna bak, sırılsıklam! Ben sana demiyor muyum oğlum, koşuşturma, terleme diye?"
Annesi söylenedursun, küçük Mahir ayakkabıları bir çırpıda çıkardı, mutfağa gidip buz gibi suyu kafasına dikti.
"Oğlum, hasta olacaksın ba- Ay, yemek yanıyor!"
Oğlan bir süre sessiz sedasız annesinin yemek hazırlayışını izledi fakat ağzındaki baklayı çıkarması uzun sürmedi."Anne," dedi en sevimli haliyle. "Ben bisiklet istiyorum."
"O nereden çıktı şimdi?" dedi Nagihan Hanım.
"Umut'a almışlar, Mehmet'le Deniz'in de var." Mahir ayağa kalkıp annesine iyice yaklaştı. "Ben de istiyorum."
"Elalem bizi ilgilendirmez evladım."
"Anne lütfen!"
Nagihan Hanım elini beze sildikten sonra, yüzünde buruk bir ifadeyle diz çöküp oğlunun hizasına geldi. "Biraz bekle bakalım," dedi güven verici bir sesle. "Bu ay bir bitsin, o zaman düşünürüz."
Mahir mutlulukla gülümsedi, içi içine sığmıyordu. Gelecek ay bisikleti olacaktı! Üstelik daha haziran ayıydı, ekime hatta kasıma kadar bisiklet sürecekti. Sonra kış bitecek, bahar tüm sükunetiyle doğaya hükmetmeye başlayacak ve Mahir yine bisikletine kavuşacaktı. Üstelik o, bisikleti olmayan çocukların sınırsız tur atmasına izin verecekti. Hatta karşılığında bir gofret bile almayacaktı.
Geçenlerde gazetede gördüğü bisiklet reklamını kesip saklamakla ne iyi etmişti! Saklamasaydı gelecek ay onu nasıl bulacaktı?
Günlerce mahalledeki arkadaşlarına istediği bisikleti anlatıp durdu. Hepsine, teker teker binmelerine müsaade edeceğine dair söz verdi. Bir ay nihayet sona erdiğinde, Mahir soluğu annesinin yanında aldı. Fakat umduğu haber gelmeyecekti.
"Daha yeni buzdolabı aldık." dedi annesi "En iyisi sen harçlıklarını biriktir de öyle al bisikleti."
Mahir kafasını sallamakla yetindi. Hemen odasına gidip hesap makinesiyle uzun uzun uğraştı. Her hafta aldığı harçlığı biriktirirse, ekim gibi bisiklete yetecek kadar parası birikiyordu.
Günler, haftalar geçti; Mahir hiç taso almadan, gofret için istediği paraları kumbarasına atarak koca bir yazı devirdi. Okul açılmak üzereydi ve tahmin ettiğinden de kısa bir sürede bisiklet için gereken parayı neredeyse tamamlamıştı. Saydığı paraları kumbaraya geri atıp, gazeteden kestiği ilana bakarak uykuya daldı.
Ertesi sabah uyandığında kumbarasının yerinde yeller estiğini gördü. Odasında taş üstünde taş bırakmadı, tüm evi arşınladı ama metal kumbara ortalıkta yoktu.
Derken evin kapısından gelen anahtar sesiyle annesinin de ortalıkta olmadığını fark etti. Koşarak hole gittiğinde, elinde poşetlerle Nagihan Hanım'ı gördü. Oğlan daha sesini çıkarmamışken, annesi hevesle konuştu. "Uyandın mı oğlum? Gel bak sana neler aldım!" Çantasını bir kenara attıktan sonra dolu poşetlerin birinden kahverengi bir kaban çıkardı, yüzünde geniş bir sırıtmayla oğlunun üstüne tuttu. "Yepyeni bir kaban! Kumbarandakilere biraz daha ekledim, kış geliyor eski montun küçülmüştü. Haydi, denesene!"
Mahir'in alt dudağı titredi. Genç yüreğinde hissettiği, göğsüne oturan bu ağırlık da neyin nesiydi? "Ama," dedi ağlamaklı bir sesle. "ama ben o parayla bisiklet alacaktı-"
Annesi sözünü kesti. "Kocaman adam oldun artık sen, ne bisikleti? Hem kabana daha çok ihtiyacın vardı."
Küçük omuzları çöktü, bir şey demeden kafasını salladı. Boğazındaki yumru konuşmasına izin vermiyordu. Zümrüt yeşili gözlerinin alev alev yandığını hissedince hemen odasına koştu. Yastığının altında sakladığı gazete parçasını çıkardı. Fotoğrafa bakarak, sessizce ağladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder